Aslı Enver: Kimseyi Şaşırtmak İstemem
Kavak Yelleri'nin Mine'si Aslı Enver, dizide her an her şeyin olabileceğini belirtti ve "Ben, yok olamaz ya da kesin olur diye birşey söyleyemem" dedi.
Dizimizin Zemini Biraz Kaygan
Ortaokul son sınıf merak sardığı oyunculuk macerasına Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde eğitim alarak adım atan, ardından Haliç Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nde öğretimine devam eden Aslı Enver, iki yıldır "Kavak Yelleri" dizisinde canlandırdığı Mine karakteriyle dikkatleri üzerine çekiyor. Güzelliği ve oyunluk performansıyla beğeni toplayan Aslı Enver, üniversite eğitimini tamamladıktan sonra kaçırılmayacak bir proje teklifi gelmezse İngiltere ya da İtalya'da 1-2 yıl oyunculuk eğitimi almayı düşündüğünü belirtti.
Oyunculuğa nasıl adım attınız?
Orta sondaydım, ilk oyunculuğa merak sardığım zaman... Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ne gittim. Orada bir sene eğitim aldıktan sonra başka bir şey yapamayacağıma karar verdim açıkcası... Sonra Pera Güzel Sanatlar Lisesi'ne başladım. Dört sene orada konservatuar eğitimi aldık. Fakat lise bazında... Sonra iki sene ara verdim. ve Haliç Üniversitesi'ne başladım. Şu anda 4.sınıfta okuyorum.
"Kavak Yelleri" dizisine nasıl başladınız?
Aslında çok komik... Önce Kavak Yelleri dizisinin görüşmesine ısrarla gidemedim. Üç tane görüşme vardı, üçüne de gidemedim. Birinde hastaydım, birinde okulum vardı, birinde sınavım vardı. Ama bir şekilde olacak olduktan sonra oluyor. Benim bir arkadşım var, o zorla "Hadi gidelim, hadi gidelim" dedi. O gün de hastaydım ben...
Gittim ve çok rahat ettim görüşmede. Hani iyi bir performans sergilediğimi düşünüyorum ki, hemen ondan sonra "Hadi Aslı seninle bir daha görüşelim" dediler ve zaten çıktıktan sonra anlıyorsun bu iş benim... Yani o karakteri oynadıktan sonra...
"Daha büyük duruyorum"
Çekimlerde ne gibi zorluklar yaşıyorsunuz?
Yani çekimlerde her oyuncunun yaşadığı şeyler işte... Soğukken sıcakmış gibi tokken açmış gibi davranmak... Birçok şey yaşıyoruz tabii ki... Öncelikle çok uzun çalışma saatlerimiz var. Her şeyin yanı sıra güzel bir işin içinde olduğunuzdan şükrediyorsunuz defalarca... Ben hep gün bittiğinde eve giderken şükrediyorum.
Mine'nin duygusal çalkantıları fazla... Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok büyük bir şans bence... Yani çok zor zapt etmesi gerçekten zor bir karakter. Çünkü ipin ucunu biraz kaçırırsanız bu sefer çok dengesiz ve hafif şizofrenik bir karaktere dönüşebilir. Ama o kadar zevkli ki, onun ipinin ucunu tutup hafif salmak... (Gülüyor) Çok zevk veriyor bana ve çok sıradan ve olağan bir karakteri oynasaydım, bu kadar mutlu olmazdım herhalde.
Fiziksel özellikleriniz bu rol için size artı oldu mu?
Hani biraz daha uzun boylu ve sarışın olduğum için olmuştur herhalde. Çünkü Mine Almancı, biraz yaşıtlarından daha büyük gösteren bir tipti ilk başta zaten Pelin (Karahan) daha ufak tefek bir kız. Dolayısıyla ben biraz daha büyük duruyorum. İbrahim Kendirci'den de büyük duruyorum.
"Oyunculuğu Maddiyat İçin Yapmıyorum"
Şu an çekimler nasıl gidiyor?
Çok güzel, son sürat gidiyor.
Krizden dolayı dizilerin her hafta yayınlanmaması durumu var. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz ve sizin diziniz bundan nasıl etkilendi?
Yani şöyle diyebilirim, bu benim iki senedir çalıştığıö bir iş ve krizden etkilenirse de diyecek hiçbir şey yok. Çünkü iki senedir zaten yeterince tatmin ediyor bizi bir şekilde, devamlı bize iş veriyor. Şu anda öyle bir şey yok. Ama etkilenirse diyecek ya da yapacak hiçbir şey yok tabii ki, bekleyeceğiz yani.
Şu anda sizin dizinizde de böyle bir durum var mı? İki haftada bir yayınlanması gibi?
Bildiğimiz kadarıyla yok. Sadece yılbaşından sonra bir durduk. O da yılbaşı tatili gibi bir şeydi. Ama bildiğim kadarıyla krizle alakalı bir durum yok.
Dizinin başlarında Mine ve Deniz sevgiliydi, şimdiyse arkadaşlar... İlerleyen bölümlerde tekrar aşk yaşamaları söz konusu mu?
Bizim dizimizin zemini biraz kaygan, her an herşey olabiliyor. Dolayısıyla ben size yok olamaz ya da kesin olur diye bir şey söyleyemiyorum.
"Aşırılıklarım ve tuhaflıklarım yok"
Kendinize örnek aldığınız oyuncular var mı?
Yani o kadar güzel oyuncular var ki, bana birisinin ismini vermek biraz ayıp geliyor. Diğerlerine ayıp ediyormuşum gibi geliyor. Dolayısıyla ben gerçekten oyunculuğu maddiyat için değil de, maneviyattan kazanan insanların yolundan gitmeyi tercih ediyorum. O yüzden pek isim vermeyeyim.
Peki rakip gördüğünüz?
Yok, hiç öyle bir rakip olma durumum.
Gelecekle ilgili neler söylersiniz?
Geleceğe dair hayallerim ve hedeflerim var. Ama ben bir adım sonrasını tercih ediyorum. Çok ileri bakarsan sanki düşmek daha kolaymış gibi geliyor.
O yüzden ben bir adım sonrasına bakıyorum ama her zaman şunu biliyorum. Gerçekten içime sinmeyen, gerçekten maddiyat için yapılacak hiç bir şeyi yapmam.
Uçlarda yaşamayı sevmiyorsunuz...
Yani uçlarda yaşamak değil. Çok normal bir insanım. Çok normal bir genç kızım ben aslında... Öyle aşırılıklarım ya da tuhaf takıntılarım yok. Sadece şeyi denemeye çalışıyorum: Hani izlersiniz derseniz ya "Bu kız bunu yapacak bir kız değildi. Niye bunu yapmış ki?" diye düşünürsünüz ya ben ileride kimseye onu düşündürmek istemiyorum açıkcası.
Tamamen bir çizgi çizip onun sağına soluna taşmadan düm düz gitmek istiyorum. Kimseyi şaşırtmak gibi bir niyetim yok.
Karakterle ilgili nasıl yorumlar geliyor?
Kötü, kötü diyorlar hep Mine için ama öyle bir şey yok. Çok insani tepkiler veriyor yeri geldiği zaman... Tek yapmak istediği şey sevmek ya da sevilmek.
Bunun karşılığında da ters bir şeyle karşılaşınca tabii ki, agresif oluyor. Yani annesi alkolik, babasını yıllar sonra buluyor, kaybediyor, anneannesinin dedesiyle olan ilişkisi ve kendisine yansıması gibi olaylar tabii ki, karakteri etkiliyor.
En yakınım anneannemi oynayan Ayten Uncuoğlu
Mine eskiye göre daha ılımlı. Peki şimdi Mine'yle ilgili nasıl yorumlar geliyor?
Yorum geliyordu muhakkak. Onu takip etmek gerçekten dayanıklılık isteyen bir şey. Çünkü herkes farklı bir şey söylüyor ve onları toparlamak, etkilenmeden oynamak zor bir şey.
Dolayısıyla ben hiç bakmıyorum. Ne gerekiyorsa, senaryoda ne yazıyorsa onu yapıyorum. Yaptığım işten de memnunum.
Set ortamınız, arkadaşlık ilişkileriniz nasıl?
Gerçekten orada en yakınım Ayten Uncuoğlu'dur. Benim anneannemi oynayan... Çünkü benim devamlı sahnelerim Ayten Abla'yladır ve benim gerçekten canımdır. Devamlı konuşuruz, ben ona danışırım. Ayten Abla'ya "Öyle mi yapayım?" diye hep danışırım.
O da "Çocuğum böyle yap, şöyle yap" diye devamlı bana akıl verir. Ve orada Yılmaz Gruda var, Erol Ağabey var.
Hepsi zaten birer lokum. O kadar şanslıyım ki... Bu işin bana en büyük getirisi herhalde öyle insanları tanımış olmak.
Yani benim yolumu açan, benim gözümü açan, duymam gereken her şeyi bana iyisiyle kötüsüyle söyleyen... Gerçekten onlar benim için bir ödül.